Editör ön sözü: İnternet bir zamanlar vahşi batıydı, kurallar ve kısıtlamalar yoktu. İnsanların herhangi bir devlet baskısı olmadan yaşayabildiği özgür bir ortamdı. 2022’ye geldiğimizde ise bu özgürlük büyük oranda bizden sökülüp alındı. Bu yüzden bunların olacağını ön gören bu bildiriyi günümüzde okumak hala faydalı ve gerekli.
Sizler, etten ve çelikten yapılmış yorgun devler, Endüstriyel Dünyanın Hükümetleri! Ben zihnin yeni yuvası Siber Alandan geliyorum. Gelecek adına, geçmişte kalmış sizlerin bizi rahat bırakmanızı talep ediyorum. Sizi aramızda istemiyoruz. Bizim olduğumuz yerde sizin hükümranlığınız yoktur.
Seçilmiş bir hükümetimiz yok ve olması da muhtemel değil. Dolayısıyla sizlere özgürlüğün kendisinden daha büyük bir yetkiyle seslenmiyorum. Kurduğumuz bu sosyal küresel alanın, bize dayatmaya çalıştığınız tiranlıklardan bittabi bağımsız olduğunu ilan ediyorum. Bizi yönetmek için hiçbir ahlaki hakka sahip olmadığınız gibi bizim sizlerden gerçekten korkmasına sebep olacak yaptırım yöntemlerine de sahip değilsiniz.
Hükümetler, adil yetkilerini yönetilenlerin rızasından alır. Bizimkini ne talep ettiniz ne de aldınız. Sizi davet etmedik. Bizi tanımıyorsunuz, dünyamızı da tanımıyorsunuz. Siber uzay sizin sınırlarınız içerisinde yer almaz. Onu bir kamu inşaat projesi gibi inşa edebileceğinizi sanmayın. Yapamazsınız. Siber alan doğanın bir işidir ve kolektif eylemlerimiz sayesinde kendini büyütür.
Muhteşem ve giderek büyüyen iletişimimize iştirak etmediniz, pazar yerlerimizin zenginliğini de siz yaratmadınız. Kültürümüzü, ahlaki kurallarımızı ya da sizin dayatmalarınızın elde edebileceğinden daha fazla düzeni sağlayan yazılı olmayan kurallarımızı bilmiyorsunuz.
Bizim, sizin tarafınızdan çözülmesi gereken sorunlarımız olduğunu iddia ediyorsunuz. Bu iddiayı da bölgemizi işgal etmek için bahane ediyorsunuz. İddia ettiğiniz bu sorunlarımızın çoğu gerçek değil. Nerede gerçek bir çatışma varsa, nerede yanlışlar varsa, bunları biz tespit edeceğiz ve kendi yöntemlerimizle başa çıkacağız. Kendi Toplum Sözleşmemizi oluşturuyoruz. Bu yönetim bizim dünyamızın koşullarına göre vuku bulacak, sizin dünyanızın değil. Bizim dünyamız farklı.
Siber alan, iletişim ağımızın içinde bir dalga gibi sıralanmış işlemlerden, ilişkilerden ve düşüncenin kendisinden oluşur. Bizim dünyamız hem her yerdedir hem de hiçbir yerdedir. Bu dünyada bedenen var olmayız.
Herkesin ırkının, doğum yerinin, ekonomik gücünün ya da askeri gücünün sağladığı ayrıcalık veya ön yargı olmadan girebileceği bir dünya yaratıyoruz.
Herkesin, her yerde, ne kadar garip olursa olsun, konuşmamaya ya da hükümete uymaya zorlanmaktan korkmadan inançlarını ifade edebildiği bir dünya yaratıyoruz.
Mülkiyet, ifade, kimlik, hareket ve bağlam gibi yasal kavramlarınız bizim için geçerli değildir. Hepsi maddeye dayalıdır ve burada madde yoktur.
Bizim kimliklerimizin bedeni yoktur. Bu yüzden sizin gibi fiziksel şiddet ile düzeni sağlamayız. Etikten, aydınlanmış kişisel çıkardan ve kamu yararından yönetimimizin ortaya çıkacağına inanıyoruz. Kimliklerimiz, birçok yargı bölgenize yayılmış olabilir. Kültürümüzün kabul edeceği tek yasa Altın Kural’dır. Bu kuralın temelinde çözümler oluşturabileceğimize inanıyoruz fakat bizlere dayatmaya çalıştığınız çözümleri kabul edemeyiz.
Bugün, sizler, Amerika Birleşik Devletleri’nde Telekomünikasyon Reformu Yasasını çıkardınız. Bu yasa kendi anayasanıza ve Jefferson, Washington, Mill, Madison, DeToqueville, ve Brandeis’in hayallerine bir hakarettir. Bu hayaller bizim içimizde tekrardan doğmalıdır.
Kendi evlatlarınızdan korkuyorsunuz çünkü onlar sizin daima göçmen kalacağınız bir dünyanın yerlileri. Onlardan korktuğunuz için, kendinizin yüzleşmekten korktuğunuz ebeveynlik görevlerini bürokrasilere emanet ediyorsunuz. Bizim dünyamızda hümanizmin duyguları ve ifadeleri, en alçak seviyeden ilahi olana kadar, kusursuz bir bütünün parçası ve bitlerin küresel sohbetidir. Kanat çırpan kanatların estirdiği yeli, havadan ayıramayız.
Çin’de, Almanya’da, Fransa’da, Rusya’da, Singapur’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Siber Alanın sınırlarına bekçi kulübeleri dikerek özgürlük virüsünü savuşturmaya çalışıyorsunuz. Bu beyhude çabanız yayılmayı kısa bir süre için engelleyebilir ancak yakında dijital medyanın hüküm süreceği bir dünyada yetersiz kalacaktır.
Giderek eskiyen bilgi endüstrileriniz, Amerika’da ve başka yerlerde, kendilerini dünya çapında konuşma hakkını sahiplendiklerini iddia ettikleri yasalar koyarak korumaya çalışacaklar. Bu yasalar ise pik demirinden bile soylu olmayan endüstriyel ürünlerden ibaret olacaklar. Bizim dünyamızda ise, insan aklının yarattığı her şey hiçbir ücret ödenmeden sınırsızca çoğaltılabilir ve dağıtılabilir. Düşüncenin küresel aktarımı artık sizin fabrikalarınıza ihtiyaç duymuyor.
Giderek artan bu düşmanca ve sömürgeci önlemleriniz, uzak ve cahil güçlerin otoritelerini reddeden bizden önceki özgürlükçüler ile bizi aynı konuma getiriyor. Fiziki bedenlerimiz üzerinde egemenliğe sahip olabilirsiniz ancak sanal benliklerimiz sizin hükümranlığınıza duyarsızdır. Gezegen boyunca dijital benliğimizi yayacağız. Böylece kimse düşüncelerimizi durduramayacak.
Siber Alanda zihni bir uygarlık kuracağız. Bu uygarlığın, hükümetlerinizin kurduğu dünyadan daha insancıl ve adil olması dileğiyle.
Davos, İsviçre
8 Şubat, 1996
Metnin orijinali: https://www.eff.org/cyberspace-independence
Çeviri: Ceren Yaramış