2 Comments

Cevabı olmayan bir meseleyi dile getirmişsiniz. Sizin söylediklerinize genellikle katılıyorum ama aramızda bu aramızda bir nüans farkı olduğunu sanıyorum. O yüzden bu yorumu yapmak istedim.

Doktora yaparken El Salvador'lu bir öğrenci ile aynı evi paylaşmıştım. O nedenle diğer Latin Amerika ülkelerine göre El Salvador'a daha fazla ilgi duymuşumdur. Bukele'nin, bazılarınca aşırı bulunan önlemleri sonunda, dile getirdiğiniz gibi El Salvador'da suç istatistiklerindeki düşüş gerçek.

Fakat,

(1) Bu sürdürülebilir mi? Suç çetelerinin rasyonel insanlar olduğunu kabul edersek, ilk şok geçtikten sonra yeni şartlara adapte olacaklardır diye tahmin edilebilir. Filipinler'de de Duarte'nin ilk dört yılında cinayet sayısı dramatik bir şekilde düştü ama sonra yine artmaya başladı. Bukele seçileli beş sene oldu. Bakalım gelecek beş sene ne olacak?

(2) Buradan başka ülkeler için dersler çıkar mı? Cevabını zaten siz vermişsiniz. Çıkmaz. Nasıl Norveç deneyimi El Salvador için geçerli değilse, El Salvador deneyimi de Norveç için geçerli değildir.

(3) Daha temel bir düzeyde, etik olarak sakıncalı bir sorun. İnsan hayatı, 'fungible' değil. Her insan hayatının ayrı değeri var. Elimde bir elma var, onu verince beş elma kazanacaksam, bu iyi bir alışveriş olur gibi düşünülecek bir şey değil.

Kırık camlar paradigmasından bahsetmişsiniz. Bence o ayrı bir konu. O paradigma, büyük suçları önleyebilmek için en ufak suçlara bile hoşgörü gösterilemez gösterilmemeli yolunda. Yani kanun harfi harfine küçük büyük tüm suçlar için uygulanmalı. İlk başta masraflı olur ama uzun vadede suç azalacağı için polisiye masraflar da azalır. Katılmamak mümkün değil ama, bu kadar sarih bir prensip söz konusu olduğu zaman bile, suç işleyenler ve suçu önlemeye çalışan polisler arasındaki ilişkiler bazen çok girift olduğu için işler yine karışabiliyor.

Karışık bir iş vesselam. Ama yazınızı ilgi ile okudum. Hele ULG'ye referansınız çok hoşuma gitti. Okumayalı belki kırk sene oldu o kitabı. Vakit bulursam tekrar okuyacağım. Le Guin'in bu konudaki tüm nüanslara vurgu yapmış olduğuna eminim. İlk okuduğum yaşta bu nüansları farkedememiş olabilirim. O yüzden tekrar okumakta yarar var. Bu konuyu, yeterince nüanslı olmasa da, hatta neredeyse kör kör gözüm parmağına irdeleyen bir yeni kitap okudum geçenlerde: Exordia. Vakit bulup okursanız ne tepki vereceğinizi merak ediyorum. Kendi sayfamda değerlendirmiştim bu kitabı geçen ay. Benim düşündüklerim orada yazıyor.

Expand full comment

Öncelikle yaptığınız yorum için teşekkür ederim. Tavsiye ettiğiniz kitabı vakit bulabilirsem okuyacağım. Açıkçası gelecekte neler olacağını ben de bilmiyorum, o yüzden bu kendine münhasır ülkedeki gelişmeleri yakından takip ediyor olacağım. Her ülkenin kendine has bir kültürel yapısı olduğu kanısındayım lakin insanlar birbirlerine sanılandan daha çok benzer. Kültür de gökten zembille inen bir şey değil, belirli dönemlerde yaşayan insanların üst üste koyarak inşa ettiği bir şey, aynı şekilde olmaz ancak örnek alınarak farklı uygulamalar denenebilir. Misal ABD'de suçu alışkanlık haline getirme suçu diye bir suç var, birden çok kez suç işlediğinizde yanlış hatırlamıyorsam sayısı üçtü, ayrıca bu suçtan da ceza alıp hapse giriyorsunuz. Etik konusunda farklı görüşler var haklısınız neyin doğru, neyin adil olduğu cevabı verilmesi zor olan sorular. Kırık camlar paradigması konusunda da bildiğim kadarıyla yeterince araştırma yok, denenebilir bunların hepsi, yapılacak pek çok şey varken hiçbir çözüm üretmemek, bunun için çaba bile harcamamak esas üzücü olan kısım. Suçu azaltmak, suçu önlemek, güvenli bir ülkede yaşamak istemek hepimizin temennisi. Bunun için beyin fırtınası yapmak, çeşitli çözüm önerileri getirmeye çalışmak en doğrusu. Saygılarımla.

Expand full comment